“Akşamüzerleri seni daha fazla seviyorum!”
“Aaa, nerden çıktı şimdi bu?”
“Gündüz doldurduklarımı boşaltıyorum uyurken. Sabahları aklım boş oluyor. Sonra yavaş yavaş doluyor."
“Anladım. Beni sevdiğini keşfetmen için, dolman gerekiyor.”
“E-e, e-vet, sanırım öyle.”
“Şimdi uyduruyorsun değil mi bunları?”
“İnsaf. Edward Said'in son dönem stili kitabını duydun mu?”
“Yok, duymadım. Oryantalizm üzerine yazıp, Columbia’da hocayken, öğrencileriyle beraber İsrail tarafına taş atan…”
“Ta kendisi”
“Son dönem stili diyordun…"
“Evet, son dönemlerinde yazarlar, besteciler, üzerlerindeki baskıyı atıyorlar; beğenilme arzusu kayboluyor; …"
“Eee…?”
“Eesi, Beethoven mesela anahtarsız yazıyor --- ve bu arada gerçek sağırlıkla itham ediliyor; Adorno keza öyle…"
“Yani kendilerini buluyorlar; daha çok kendileri oluyorlar."
“Hah, tamamen öyle. Her gün akşamüzerleri de benim son dönemim. O gün biterken ben de kendim oluyorum. O zaman, işte o zaman…”
“Sabahları benimle uyansan değişir mi bu acaba?”
“…”
“Niçin sustun?”
“Bu söylediklerimi camdaki buhara yazmış gibiyim, değil mi? Hiçbiri aklında kalmayacak. Yok yok, aklında sabah seninle uyanmak istemediğim kalacak sadece. Vallahi babana hak veriyorum.”
“O kadar sık görüşüyorsunuz ki, şaşardım zaten hak vermesen. Bana bakma şekliniz, benimle konuşmanız; birbirinizi aynalıyorsunuz!”
“Sence birbirimize benzemeye başlamadık mı?”
“Bence benzediğimiz için arkadaş olduk.”
“Neyimiz benziyor sence? Erkek olmayı istedin mi hiç?”
“Çook. O kadar çok yer kaplıyorsunuz ki bu dünyada ve buna öyle alışmışsınız ki, ben de isterdim tabii.”
“Haydi gel yer değiştirelim o zaman.”
“Nasıl yani?”
“Bundan sonra sen benim cümlelerimi, onları ifade etme biçimimi, vücudumu kullanma şeklimi al; ben de seninkileri.”
“Hafızam o kadar kuvvetli mi, emin değilim. Seni ne kadar aklıma yazabildim, bilmiyorum.”
“Babana benzetiyordun ya beni; eminim Onu yazmışsındır aklına.”
“Bilerek yaptın değil mi bunu?”
“Neyi?”
“Önce birbirimize benzemeye başladık dedin; şimdi babamla yer değiştirip, değiştiremeyeceğime geldi konu!”
“Yok, buranın kasvetli havası iyi gelmedi sana; ya da eski arkadaşlarını göreceğin için huzursuzsun. Hadi çıkıp, yukarıda bekleyelim”
Beray Aytek / Ali Rana Atılgan
14-17 Ocak 2020
Cağaloğlu