Geçmiş
Bir havaalanı mı olsun; yok, oraya giden insanların bir amacı var. Amacı olmadan dolaşmaya çıkmış; zamanın önüne çıkaracaklarına kendisini teslim etmiş insanların karşılaşabilecekleri bir yer olsun. Bir park meselâ. Herkesle ortak, herkesin içinde, herkese rastgelebileceğiniz bir mekân. İşte öyle bir parkı barındıran bir şehirmiş karşılaştığımız. Ne senin doğduğun, büyüdüğün veya belli zamanlarda gittiğin şehirlerden biriymiş; ne de benim. Kim bilir ne için gitmişsin; kim bilir ne için gitmişim. Kim bilir ne yaparken bir ara vermişler senin işine. Benimkine ise daha vakit var. Yüzümü gökyüzüne çevirmişim. Birkaç damla düşmüş bir vakit evvel. Masal bitirmiş elma muamelesi yaparım diyorum yağmura eğer başlarsa. Halbuki masal çoktan başlamış da içine düşmüş gibiyim.
Şimdi
Etraf sakin. Klee'nin "kardan önce" tablosu geliyor gözümün önüne. Güneş bir görünüyor, bir kayboluyor. Etraf yağmurdan önce kullandığı parfümü sıkıyor bütün yolaklarına. Düşen birkaç damlanın yürüdüğüm toprak üzerinde hazırladığı sosun kokusu mu yoksa bu? Hemen ileride parkın müdavimi olduğunu düşündüğüm birkaç anne-çocuk; gözlüğünü okuduğu gazetenin üzerine bırakmış yaşı geçkince bir adam. Biraz daha ötede uzak diyârlardan geldikleri belli olan bir topluluk. Hararetle tartışıyorlar. Çocuklardan birine el sallıyorum. Yağmur yağarsa üzülür mü acaba? Ellerimi ceplerimin üzerinde gezdiriyorum. Birkaç kağıt parçası buluyorum. Kalem de var. Bunlardan bir şeyler yapar, eğlendiririm diye düşünüyorum.
Gelecek
Annelerden birinin yanında bitivereceksin birden bire. Konuştuğunuz kelimelerin bazılarını anlayacağım gibi. Biraz daha burnumu soksam cümleleri de çözeceğim. Ha uzaklaştım, ha uzaklaşacağım. Elinde bir dosya olacak; elbisendeki hakim renk beyaz. Anne ile konuşurken, sanki bulunduğu zemine ayağı yapışan birini kurtaracakmış gibi, çakılı kaldığım tarafa bakacaksın. Sonra başını çevirip, konuşmaya devam edeceksin. Kurtaracak mısın beni; bekleyeyim, değil mi? Ne yapsam diye düşünürken birkaç damla daha düşecek önce, sonra damlalar artacak. Daha da artacaklar. Çocuklar sevinecek beklediğimin aksine; annelerde bir telâş. Aynı yerde kala kalacağım. Dosyayı başının üzerine koyarken, tekrar göreceksin orada olduğumu. Damlalar daha yavaş düşmeye başlayacaklar. Hafifleyecekler. Denizin üzerinde kayan taşlar gibi, önce dosyadan, sonra elinden, sonra seni çevreleyen harelerden sekerek avucuma vuracaklar.
Zaman tekrar başlayana kadar vaktim var. Bekliyorum.
Beray Aytek / Ali Rana Atılgan
26-28 Aralık 2019
Suadiye